Ayasofya'nın Camii Olması(Köşe yazısı)

Milattan sonra 537 de Artemisten Baalbekten getirilen sütunlarla tamamlanılmış mimarinin baş eserlerinden muazzam bir yapı Ayasofya...


İstanbulun fethi ile buna ithafen neredeyse hasarsız, bir süre cami olarak kullanılmış, 1935'te de Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle müzeye dönüştürülmüş yapı, mütemadiyen siyasilerin dilinde bir politika aracına döndü.


1453'te fetihin sembolüydü Ayasofya camii, fakat tekrar gündeme getirilmesi halkı kutuplaştırdı, adeta bir referandum havası yarattı.

470 sene boyunca Osmanlı İmparatorluğunun başkenti İstanbul, kültürün sanatın bilimin ve hoşgörünün merkezi, camii ve kiliselerin yanyana yaşadığı yedi tepeli bu şehir hem milli gelirimizi hem de kendi kültürümüzü korumak amacıyla çok önemli bir konumdur.  

Ayrıca döviz girdisi, doğal kaynakların korunması, tarım hatta işsizlik gibi bir çok soruna çözüm olmuş, turizim gibi önemli bir sektör için müzelerin her yanı milli gelir ifade ederken hem İstanbul gibi önemli bir konumda bulunan hem de müze olan Ayasofya'nın müzeden camiiye çevrilmesi tabiki de milli gelirimize büyük bir hançer saplamıştır.

Ayrıca ülkemizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, laiklik ve Türk Cumhuriyeti adına aldığı bu kararı karalamak fikrimce doğru değildir.


Siyasi açı dışından bakacak olursak da bir dini mabedin değiştirilip başka bir din için kullanılır hale getirilmesi dinimizce günahtır.

Tuğba Erdoğan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap eleştirisi: Şeker Portakalı

Bilmece

Yanlızlık (Deneme)